Gündem

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında neler oluyor? Aile politikalarının emanet edildiği kadrolar şaşırtıyor!

Bazı kurumlar vardır ki bu kurumların her işi birilerini sevindirir veya üzer. İşte bunlardan birisi de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıdır. Toplumun en mağdur kesimlerinin muhatabı olan bir bu Bakanlığın yönetim yapısını analiz etmeye çalışacağız.

Abone Ol

EMEK HABER ÖZEL / Yapacağımız değerlendirme tamamen kişilerden ve kişiliklerden bağımsız olarak objektif açıdan yapılacaktır. Yani kimsenin alınganlık yapmasına gerek olmadığını ilk baştan söyleyelim.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak kurulan Bakanlık isim değiştire değiştire sonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında karar kıldı.

Bu Bakanlığın üstlendiği görevlere bakıldığında toplumun en dezavantajlı kesimlerine hizmet ettiği anlaşılmaktadır. Bu Bakanlıkça kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakını, gaziler, dul ve yetim gibi toplumda yer alan en dezavantajlı (mağdur) kesime hizmet edilmektedir. 

Ancak bu Bakanlık kurulduğu günden itibaren istenen performansı gösteremedi. Adeta toplama bir bakanlık görüntüsü verdi. Bakan Fatma Şahin döneminde de adeta FETÖ mensuplarının işgali altına girmişti. Nitekim o dönemde görev yapan üst düzey birçok kişi ya kaçak ya da şuan hapiste. 

Uzun yıllardır bu Bakanlığın istenen performansı gösteremediği gibi yapılan atamalarla da dikkatleri üzerine çektiği görülmektedir. Yapılan atamalardaki profil düşüklüğü ise evlere şenlik cinsinden. 

Gelinen noktada ise bu Bakanlığın üst düzey görevlileri adeta dökülüyor. Allah aşkına işlerden anlayan hiç mi kimse bulunamadı? Bu profildeki bir yönetim kadrosunun sistemde arıza çıkaracağı ve alt düzey yöneticiler nezdinde hem iktidarı hem de Bakanlığı yıpratacağı hiç mi düşünülmez? Bu Bakanlık özel sektörde bir firma olsaydı bu kişiler yönetici olarak istihdam edilir miydi? 

Bu girişten sonra isterseniz yönetimi daha yakından inceleyelim. 

Önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş’tan başlayalım. 3 yıllık Büyükelçilik görevi dışında hiçbir bürokratik tecrübesi olmadığı gibi Ülkeyi ve dinamiklerini de yeterince tanımıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi sorunlar yumağı olan bir Bakanlıkta bu kısıtlı tecrübeyle sorun çözmek hemen hemen imkansızdır. Çünkü bu Bakanlık birçok açıdan teknik bir Bakanlıktır ve uzmanlık gerektiren görevleri üstlenmiştir.

Bakan yardımcılarına bakıldığında ise bu görevleri yapmak bir yana mevcut sistemi de bozacak profiller görüyoruz. Bakanlıktaki genel müdürleri de siz analiz ederseniz ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız.

Bu kadar sorun yumağı olan bir Bakanlıkta hiçbir bakan yardımcısının kamu tecrübesi olmaması birazcık olanın ise özel kalem müdürlüğü dışında hiçbir tecrübesinin olmaması garaib-i acaib bir durum olarak görülüyor. Halbuki en az bir veya iki bakan yardımcısının konu uzmanı ve kamu tecrübesi olanlar arasından seçilmesi gerekirdi.

Mevcut bakan yardımcılarının profili iş üretmekten ziyade daha çok temsil ve tanıtıma yatkın görünüyor. Bu nedenle üst düzey yöneticilerin konulara hakim olmadan politika geliştirmesi ve strateji üretmesi ise hemen hemen imkansızdır. 

Bu profil yapısının sosyal yardımlarla sosyal hizmetin ayrımını dahi bilmesi oldukça zordur. Hem bu kişilere hem de hizmet bekleyen vatandaşa yazık ediliyor. İlla bu kişilere makam verilmek isteniyorsa sisteme zarar vermeyecek birçok formül üretilebilirdi. Ancak milyonlarca kişinin hizmet beklediği ve devasa sorunların olduğu bir Bakanlığın bu kişilerle idare edilmeye çalışılması üzüntü vericidir. 

Bu Bakanlığın başka kurumlarla yapılan üst düzey toplantılarda nasıl temsil edildiğini ise cidden merak ediyoruz. Bir de bu kişilerin yönetiminde Bakanlıkta yapılan toplantıları da merak ettiğimizi ilaveten belirtmemiz gerekiyor. Bu kişilere Bakanlıkta çalışan konu uzmanlarının zerre kadar saygı duyması mümkün değildir.

Özetle Bakanlığın görevleriyle görevlilerinin profili arasında ciddi bir makas bulunuyor. Gerçekten yazık. 
Bir bakan yardımcının özgeçmişinde; Ulusal ve uluslararası birçok etkinlikte yer aldığı ile gençlik organizasyonları, medeniyet buluşmaları ve kültürel ısınma gibi başlıklarda birçok programın katılımcısı oldu ifadelerini görünce şaşırmamak mümkün değildir. 

Özgeçmişe programlara katılımcı olunmasını yazmanın bakan yardımcısının seviyesini göstermesi açısından ibretlik olduğunu düşünüyoruz.

Başka birisi ise siyasi yaşamına 2009 yılında AK Parti İstanbul Ana Kademe Tanıtım ve Medya komisyon üyesi olarak başladığını sırasıyla da şu görevleri yapmış:

AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanlığı (2012-2015), AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları MKYK üyeliği (2015-2018), AK Parti İstanbul Ana Kademe Tanıtım ve Medya Başkanlığı (2018-2019), AK Parti İstanbul Ana Kademe Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı (2019-2021), 2019 Yerel Seçimleri İl SKM Başkan Yardımcılığı (2019), AK Parti İstanbul Ana Kademe Sosyal Politikalar Başkanlığı (2021 - 2023)

En kritik bilgi ise İngilizce, İspanyolca ve Kürtçe bilmesi. Şimdi de yeni moda olarak bilinen diller arasına Kürtçe yazıldığını görüyoruz. Nasıl bir mesaj verilmeye çalışıldığını doğrusu anlamakta zorlanıyoruz. Şimdi bu özgeçmiş içerisinde Bakanlığın görev alanına nelerin girdiğini merak ediyoruz. 

Diğer bakan yardımcıları da maalesef benzer profildeler. Kişilerden ve kişiliklerden bağımsız olarak yapacağımız değerlendirmede Bakanlığın adeta vitesi boşta giden bir araç gibi olduğu görülmektedir. Bakan ve bakan yardımcılarının bu profili ile bırakın mevcut sorunların çözümünü sorunların daha da artmasının önüne geçmek dahi oldukça zor görünüyor.

Eleştirilerimiz biraz ağır gelebilir ama gerçeklerin çok acı olduğunun bilinmesi gerekiyor. “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” İlahi Buyruğundan eğer bu tür atamalar anlaşılmışsa vay başımıza gelenlere.

Durmak yok aynen devam. Ama yolun sonu nereye çıkar diye sorarsanız pek iyi şeyler söyleyemeyiz.