Gündem

Odacının genel müdür yardımcısı olduğu Genel Müdürlükte neler oluyor?

Metehan Karataş’ın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda hizmetli kadrosunda görev yapmakta iken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğüne önce daire başkanı sonra da aynı genel müdürlüğe genel müdür yardımcısı olarak atanması tepkilere neden oldu.

Abone Ol

EMEK HABER ÖZEL / Odacı hiyerarşik kademeleri hızla tırmanıyor! Şimdi de Çalışma Bakanlığında Genel Müdür Yardımcısı oldu! başlıklı haberimiz çok büyük ses getirdi. Özellikle sosyal medyada yapılan atamaya çok büyük tepki geldi. Bundan sonra bu tür haberleri çok sık göreceksiniz.

Biz kimsenin yükselmesinden rahatsızlık duymayız. Elbette hak eden herkes yükselmelidir. Ancak binlerce nitelikli personelin görev yaptığı Bakanlıkta hizmetlinin jet hızıyla yükselmesini sağlarsanız ve yapılan işlemin de kanuna uygun olduğunu belirtirseniz tepkilerle karşılaşmanız son derece doğaldır.

Bu haberimiz sonrasında Bakanlıktan bilgi akışı devam etmeye başladı. Cesaretini toplayan çalışanlar adeta bu atamada ne ki dercesine Bakanlıkta yapılanları özellikle de bu atamanın olduğu birimdeki işleri anlatmaya başladılar. 

Atamanın stratejik birime yapıldığı ortaya çıktı

Daha önce hizmetli olarak görev yapan Metehan Karataş’ın daire başkanı olarak atandığı ve genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığı birimlerdeki işlerin stratejik önemde olduğu ortaya çıktı. Bu birimde yoğun bir takdir kullanılarak yabancı ülke vatandaşlarına çalışma izni veriliyor. 

Bize gelen bilgilere göre konu uzmanı olmayan Metehan Karataş’a bağlı bu birimde çok büyük takdir hakkı kullanarak binlerce yabancıya çalışma izni verildiği ifade ediliyor.

Metehan Karataş’a bağlı birimler hangi işleri yapıyor?

Genel Müdür Yardımcısı Metehan Karataş’a bağlı birimler, Uluslararası İşgücü Kanunu ve Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde görevlerini yürütüyor. 

Bu Kanunun amacı, uluslararası işgücüne ilişkin politikaların belirlenmesi, uygulanması, izlenmesi ile yabancılara verilecek çalışma izni ve çalışma izni muafiyetlerine dair iş ve işlemlerde izlenecek usul ve esasları, yetki ve sorumlulukları ve uluslararası işgücü alanındaki hak ve yükümlülükleri düzenlemektir.

Yine bu Kanun, Türkiye’de çalışmak için başvuruda bulunan veya çalışan, bir işveren yanında mesleki eğitim görmek üzere başvuruda bulunan veya görmekte olan, staj yapmak üzere başvuruda bulunan veya staj yapan yabancılar ile Türkiye’de geçici nitelikte hizmet sunumu amacıyla bulunan sınır ötesi hizmet sunucusu yabancıları ve yabancı çalıştıran veya çalıştırmak üzere başvuruda bulunan gerçek ve tüzel kişileri kapsıyor.

Kanunun uygulamasını düzenleyen yönetmelik ise çok büyük takdir hakkı kullanmaya müsait düzenlemeler içeriyor.
Bu yönetmeliğin Çalışma izni değerlendirme kriterleri başlıklı 22. maddesinin çok geniş takdir hakkı kullanmaya müsait olması bu Genel Müdürlükte iş takibini arttırıyor. Bize gelen bilgilere ve iddialara göre iş takibi yapılmadan çalışma izninin çıkmasının çok zor olduğu yönünde.

Yanlış anlaşılmasın Emrah Karataş’ın bu Genel Müdürlüğe atanması ile iş takipçileri türedi diye bir şey söylemiyoruz. Bu atama sonrasında işlerin biraz daha çığırından çıktığı iddia ediliyor. Elbette oraya bağımsız bir denetim girmeden gerçek durumun tespiti oldukça zordur. Bakan Işıkhan’ın bu konuya olumlu yaklaşıp yaklaşmayacağını merak ediyoruz.

Mevzuata göre en kritik amaç nitelikli işgücünün uygun sektörlerle buluşturulmasıdır

Ülke açısından mevzuattaki en önemli amaç nitelikli işgücünün uygun sektörlerle buluşturulmasıdır. Uygulamanın böyle olmadığı ve amacının dışına çıktığı iddia ediliyor. Genel Müdürlüğün icra ettiği görevin çok kritik olması ve çok fazla takdir hakkı kullanması aynı şartlarda olanlara farklı uygulama yapılmasına yol açabiliyor. Bu uygulamanın iş takipçilerinin ekmeğine yağ sürdüğü iddia ediliyor. Yani iddialar bu yönde.   

Son yıllarda yabancı uyruklulara verilen izin sayısı çok artmış

Son yıllarda yurtdışı ve yurt içinde yabancı uyruklu vatandaşlara verilen izin sayısının 300 binden fazla olduğu belirtiliyor. Bu sürecin nasıl yönetildiği ve verilen izinlerinde hangi kriterlerle hareket edildiği soru işaretlerini bünyesinde barındırıyor. 

Ayrıca ülkede kayıtlı işsizliğin yüzde 10 gibi bir oranda seyretmesi de dikkate alındığında sektörlere göre verilen çalışma izinlerinin ülkedeki işsizliği de etkilemesi söz konusu olacaktır.

En temel sorulardan birisi İşkur kayıtlarında iş aranan mesleklerle alakalı yurt dışından yabancı çalışan işçi getirilip getirilmediğidir. Çünkü bir tarafta iş arayan ülke vatandaşları dururken yabancı ülke vatandaşlarına çalışma izni veriyorsa bilerek veya bilmeyerek ülkedeki huzur kaçırılarak, yabancı düşmanlığı körüklenir.

Yine ülkede binlerce yabancının izin almadan çeşitli sektörlerde çalıştığı da ayrı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Ucuz işgücü ister istemez cezası olsa da kaçak işçi çalıştırmayı cazip hale getirebiliyor.

Bir diğer iddia ise çalışma izni verilenlerin ucuz işgücü olma dışında nitelik açısından incelendiğinde çoğunluğunun sektörlere çok fazla bir şey katmadığı iddia ediliyor. 

Mesela, garson, büro elemanı, danışman, satış elamanı, kasiyer, kat görevlisi, ev hizmetçisi, şoför, kuaför gibi mesleklere binlerce yabancı çalışma izni verildiği iddia ediliyor. Bu mesleklerin ülke içerisinden temin edilememesi ne kadar ilginç değil mi? Acaba bu mesleklerde verilen yabancı izni sayısı kaçtır?

Öğretmen ve doktor olanlar danışman olarak müracaat ediyor

Bir diğer iddia ise öğretmen ve doktor diploması olanların danışman olarak müracaat ettiği yönünde. Bunun başka bir anlamı ise çalışma izni verilen bu yabancıların kayıt dışı olarak mesleklerini yapmasıdır. Bir doktora danışman olarak izin çıkıyorsa bu kişinin kayıt dışı olarak mesleğini yapmasına kapı aralanıyor demektir. 

Az gelişmiş ülkelerden geliyorlar

Son yıllarda gelen yabancı çalışanların genelde az gelişmiş ülkelerden olması da dikkat çekiyor. İddialar arasında yoğun olarak Nepallilere çalışma izni verildiği belirtiliyor.  Son üç yıl içerisinde kaç Nepalliye çalışana izin verildiği açıklanırsa kamuoyu da öğrenmiş olur.

Bir de verilen çalışma izinlerinin hangi sektörlerde olduğu, bunların hangi görevlerle çalıştığı ve bu meslekler için görev tanımı olup olmadığı merak ediliyor. 

Başka bir iddia ise çalışma izni çıktıktan sonra ülkeye gelip çalışmayan yabancı işçilerin olduğudur. Bu konuya da Bakanlığın açıklık getirmesi gerekiyor. Gerçekten çalışma izni verildiği halde çalışmayan yabancı işçilerin olup olmadığı merak ediliyor. Şayet böyle bir şey varsa bu kişilere niçin izin verildiği ile işverenlere bir yaptırım uygulanıp uygulanmadığı merak ediliyor.  

Vatandaşlardan istenen belgeler yabancılardan istenmiyor

Başka bir iddia ise Türk vatandaşlarından dahi istenen görev yapılacak meslekle ilgili diploma ve sertifikanın yabancı çalışanlardan istenmediğidir. Elbette böyle bir genelleme yapılamaz ama bu konunun Bakanlıkça açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Yine iddialar arasında çalışma izni verilen çalışanların sundukları diploma ve sertifikaların ülkemizde aynen geçerli olup olmadığıdır. Ayrıca bu kontroller nasıl yapılıyor ya da yapılıyor mu? 

Takdir hakkı kullanımı emsal oluşturuyor

Bir başka iddia ise takdir hakkı ile çok fazla yabancı çalışma izni verilmesinin izin talebi reddedilen işverenlerin yargıya başvurmasına yol açtığı yönündedir. Bu durumun da ister istemez yargı tarafından objektif kriterler arandığı için davaların kaybedilmesine yol açtığı yönündedir. Bu nedenle Bakanlığın yabancı çalışma izin talebi reddedildikten sonra Mahkeme kararı ile tekrar izin alan yabancı çalışma izni sayısını açıklaması gerekiyor. 

Bir diğer iddia ise Ülkede çalışma izni verilen yabancı çalışanların verilen izinler çerçevesinde çalışmadığı yönündedir. Bu konuda ciddi bir denetim eksikliği olduğu iddia ediliyor.

Yine aynı vasıfta olduğu halde bazlarına çalışma izni verilip bazılarının izin taleplerinin reddedilmesinin  ciddi sorunlar oluşturduğu iddia arasında bulunuyor.

Yabancıların sağlık harcaması sorunu

Çalışmak üzere ülkeye gelen yabancı çalışanların sağlık harcamaları da başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Acaba sağlık harcamasından yararlanmak için gelen yabancı işçiler var mıdır? Bunlar nasıl kontrol ediliyor? Bunun gibi çok fazla deli soru kafamızı kurcalıyor. Nihayetinde bu ülke hepimizin.

İş takibi yaban aracılar türedi 

Genel müdürlükte görev yapan personelin yetersizliği izinlerin geç çıkmasına sebep oluyor. Bu durum ise iş takipçilerinin ekmeğine yağ sürüyor. Bir yerde kurallar ve şeffaflık varsa iş takibi kendiliğinden sona erer. 

Sahi bu işe nereden gelmiştik?

Gördüğünüz gibi bir hizmetlinin genel müdür yardımcısı olarak atanmasından yola çıkarak nerelere geldik. Elbette bu yazdıklarımız birilerinin canını sıkabilir. Ama doğruları da birilerinin yazması gerekiyor.

Buradan çıkartılacak sonuç ise bu genel müdürlüğün yaptığı işlerin ciddi bir analizinin yapılarak şeffaf bir şekilde işten anlayan kişilerce yönetilmesinin sağlanmasıdır. Derdimiz kişilerin geçmişte hizmetli olmasını eleştirmek değildir. Ancak hizmetli olarak çalışan bir kişi jet hızıyla genel müdür yardımcısı olarak atanıyorsa ister istemez bu kişiye odaklanılacaktır. 

Sonuç olarak Ülkeye katma değer sağlayacak firma ve yabancı çalışanlara öncelik verilmesi gerekiyor. Yoksa ucuz işçi çalıştırma pahasına birçok sektörde çalışan vatandaş kalmayacaktır. 

Bakanlığın yurt dışı ve içinde çalışan tüm yabancı çalışma izinleri ülkelerine görevlerine göre açıkladığında her şey açıkça ortaya çıkacaktır.