İSTANBUL (İGFA) - 2004 yılında kurulan ve bu yıl kuruluşunun 20’nci yılını kutlayan TÜRKONFED’in Olağan Genel Kurul Toplantısı, “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Ana Rota Eğitim” teması ile düzenlendi. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez’in bir kez daha seçilerek güven tazelediği toplantıya TÜSİAD Başkanı Orhan Turan başta olmak üzere iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile akademisyenler katılım gösterdi.

Konuşmasına kongreden bir gün önce kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajı ile başlayan Sönmez, “Türkiye’de kadınlar ekonomik, siyasi ve toplumsal hayata katılım konusunda dezavantajlı. 2019 yerel seçimlerinde seçilen belediye başkanlarının sadece yüzde 3’ü kadındı. 31 Mart seçimleri için açıklanan adaylara baktığımızda da tablonun pek değişmeyeceğini görüyoruz. Oysa cinsiyet eşitsizliği, ülkemizi kalkınma yolunda geriye çeken eşitsizliklerden biri” dedi.

“ZENGİN BÖLGELER DAHA ZENGİN, YOKSUL BÖLGELER DAHA YOKSUL”

Türkiye’deki en büyük eşitsizliklerden birinin de gelir dağılımında yaşandığına dikkat çeken Sönmez şunları söyledi; “Anadolu’da bir söz vardır: ‘Komşun açken tok yatılmaz.’ Ama gelir dağılımı verileri bunun tam tersine işaret ediyor. Türkiye genelinde zengin ve yoksul arasındaki uçurum büyüyor. Yani gelir adaletsizliği alarm veriyor. 65 yaş üstü grupta yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranında da özellikle geçtiğimiz yıl keskin bir sıçrama yaşandı. Eşitsizlik, bölgesel dağılımda ve bölgelerin kendi içinde de kendini gösteriyor. En zengin bölgenin en zengin yüzde 10'u ile en yoksul bölgenin en yoksul yüzde 10'u arasında 55 kat fark var. Zengin bölgeler daha zengin, yoksul bölgeler daha yoksul oluyor. Bu fark da toplumsal yapıyı tahrip ediyor, ülke olarak birlik duygusunu zedeliyor. Bu nedenle daha adaletli paylaşımı sağlamalıyız.” Sönmez, bölgeler arası gelişmişlik farkının yerel seçimlerin de önemli bir gündem maddesi olması gerektiğini çünkü yerel yöneticilerin, ulusal ve yerel düzeyde uygulanacak politikaların koordinasyonu sağlamakla görevli olduğunu belirtti.

“YÜKSEK ENFLASYON ÜLKE EKONOMİSİNİN KİMYASINI BOZUYOR, HEPİMİZ KAYBEDİYORUZ”

Gelir dağılımında bozulmaya yol açan faktörlerin başında yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyümenin geldiğini ifade eden Sönmez, “Türkiye yüksek enflasyonun istisna değil kural olduğu bir ülke. Enflasyonist ortamda nasıl iş yapmak gerektiğini mecburen öğrendik. Ama yüksek enflasyon ülke ekonomisinin kimyasını bozuyor. Bizi düşük gelir seviyesine, teknolojiye ve rekabetçiliğe hapsediyor. Sonuçta ülke kaybediyor, hepimiz kaybediyoruz. Bu nedenle en büyük öncelik enflasyonun düşürülmesi olmalıdır. Bu da her şeyden önce doğru politikalar ve liyakatli kadrolar gerektirir. Bu koşulları sağlamış durumdayız. Umudumuz, Merkez Bankasının öngörüleri doğrultusunda enflasyonun kontrol altına alınmasıdır. Öte yandan 2023 son çeyrek rakamlarına göre tüketim artışı yüzde 9,3 iken bu artış sanayide 1,9, tarım ve hayvancılıkta ise yalnızca yüzde 0,5 olarak gerçekleşti. Enflasyonu düşüreceksek üretim ve tüketim arasındaki bu büyük makası kapatmak gerekiyor” diye konuştu.

“CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA ANA ROTAMIZ EĞİTİM OLACAK”

Üretim yapısında dönüşüm sağlanması için ekonomi dışında da yapılması gerekenler olduğunu vurgulayan Sönmez şöyle devam etti; “‘Orta Gelir’ tuzağını aşmanın yolu ‘Orta Demokrasi’ ve ‘Orta Eğitim’ tuzaklarını aşmaktan geçiyor. Her şeyden önce de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması geliyor. Diğer taraftan Anadolu’yu gezdiğimizde iş insanlarının en çok yakındıkları konulardan birinin insan kaynağı sıkıntısı olduğunu görüyoruz.

Bu da direkt olarak eğitimle ilgili bir konu. Gençlerimize eğitimde fırsat eşitliği sağlayamazsak ülkemizi dünyada yeni şekillenmekte olan ekonomik mimariye hazırlayamayız. Eğitimin temel hedefi, gençlere yeni çağın temel becerilerini kazandırmak olmalı. Geçmişin temel bilgi alanları üzerine kurulu olan eğitim artık demode oldu. Bugün yapay zeka uygulamalarına ve dijital teknolojilere alan açmak gerekiyor. Beklentimiz, çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere sahip nesiller yetiştirmek. Bunun da tek bir yolu var: Laiklik ve bilimsellik ilkelerinden hiçbir ödün vermemek. Bu nedenle Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ana rotamızı eğitim olarak belirledik ve bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştireceğiz.”

“KÜRESEL SİSTEMDEKİ DEĞİŞİMİ FIRSATA ÇEVİREBİLİRİZ”

İki kutuplu dünyanın yerini çok kutuplu dünyaya bıraktığını belirten Sönmez, “Türkiye iki kutuplu bir dünyada köprü rolü oynamıştı. Şimdi sahnede Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin, Orta Doğu Ülkeleri gibi birçok güçlü aktör var. Güç dengelerindeki değişimin yanı sıra iklim krizinden göç dalgaları ve toplumsal hareketlere uzanan çok sayıda risk ve tehditle de mücadele etmek gerekiyor. Aslında bu süreçte Türkiye’nin önünde önemli fırsatlar var.

Küresel sistemdeki değişimi fırsata çevirip, yeni bir kalkınma hamlesi başlatabiliriz” şeklinde konuştu. Sönmez ayrıca Türk ekonomisinin belkemiği olan İstanbul’un depreme hazırlanmasının bölgesel gelişmeyi sağlayacağını, ülke riskini azaltacağını ve diğer kentlerin İstanbul’dan çıkacak sektörlere ev sahipliği yapmasını sağlayacağını, bu nedenle yerel seçimin bir diğer önemli gündem maddesinin de ‘kentleri depreme hazırlamak’ olması gerektiğini sözlerine ekledi.

TÜRKONFED Başkanı Sönmez, Türkiye’nin yeni bir kalkınma hamlesini başlatmak için gereken 7 maddelik yol haritasını şöyle sıraladı:

Wendy's, 140 Restoranı kapatıp yeni şubeler açacak Wendy's, 140 Restoranı kapatıp yeni şubeler açacak

Makro iktisadi istikrar oluşturulmalıdır. Yatırım ortamı iyileştirilmelidir. İş dünyasının, özellikle de KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümleri desteklenmelidir. Hukuk devleti güçlendirilmeli, yargı bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır. Uluslararası normlara ve sözleşmelere uygun hareket edilmelidir. Eğitim sistemi, çağın gerektirdiği becerilere ve yetkinliklere uygun hale getirilmelidir.    Her türlü eşitsizlikle mücadele edilmelidir.

“TL’NİN DEĞERİNE İSTİKRAR GETİRMEK GEREKİYOR”

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ise “Dünya ekonomisinde büyümenin düştüğü ve ticaretin yavaşladığı bir atmosferde makroekonomide öngörülebilirlik sağlamak ve TL’nin değerine istikrar getirmek gerekiyor. Enflasyonla mücadeleyi güçlendirmek önceliğimiz. Merkez Bankası’nın, yüksek enflasyonun kontrol altına alınması için başlattığı parasal sıkılaştırma sürecinin devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dış ticaret açığının iyileşme eğilimine girmesini de ekonomide dengelenme sürecinin bir göstergesi olarak görüyoruz” dedi.

Turan konuşmasına şöyle devam etti; “Gençlerimize dijital çağın aradığı niteliklere sahip olmalarını sağlayacak iyi bir eğitim veremezsek, yeni teknolojik devrimi yakalayamayacak ve dolayısıyla geleceğin dünyasında hak ettiğimiz yeri alamayacağız. Eğitim müfredatımızı çocuklarımıza 21. yüzyıl becerilerini kazandıracak şekilde güncellemeli ve tüm çocuklarımız için fırsat eşitliği sağlamalıyız. Eğitim müfredatını yenilerken, laiklik ve bilimsellik ilkelerini temel almalıyız.”

AKADEMİSYENLER ORTA EĞİTİM TUZAĞINDAN ÇIKIŞI ELE ALDI

Açılış konuşmalarının ardından Yatırım Finansman Direktörü Dr. Barış Esen’in moderatörlüğünde Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen ve Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Hiçdurmaz’ın katılımıyla “Bilgi Ekonomisi Çağında Orta Eğitim Tuzağından Çıkış!” başlıklı bir panel düzenlendi. Panelde ayrıca TÜRKONFED tarafından hazırlanan “Orta Gelir ve Orta Demokrasi tuzaklarının arkasında Orta Eğitim Tuzağı mı var?” başlıklı politika notu da paylaşıldı.

KONFEDERASYONUN AÇIK İSMİ “TÜRK İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU” OLDU  

15. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda aynı zamanda tüzük değişikliği de yapılarak, TÜRKONFED’in açık isminin “Türk İş Dünyası Konfederasyonu” olarak değiştirilmesine oy birliğiyle karar verildi. Konfederasyonun kısa adı olan “TÜRKONFED” markası ise aynı şekilde kullanılmaya devam edilecek.