Kişilerin yanlış yapan ya da yanlış yaptığı düşünülen bilirkişiler hakkında çerçevesi iyi çizilerek bilgi paylaşması da hakları olsa gerektir.
Bilirkişilik sistemi yıllardır tartışılan bir konudur. Mahkemeler adeta bilirkişi raporuna göre karar vermektedir. Bu nedene de bilirkişilerin hazırladıkları raporlar oldukça kritik bir öneme sahip olduğu için yeniden gündeme geldi.
Diğer bir sorun ise resmi bilirkişilerin aynı zamanda özel bilirkişilikte yapıyor olmalarıdır. Adeta oluşturulan çark yeni bir geçim kaynağı olmaya başlamıştır.
Bilirkişi seçiminde çok ciddi kriterlerin olduğunu söylemek mümkün değildir. Aynı şekilde görevlendirmelerinde de ciddi kriterler bulunmamaktadır. Daha çok bilirkişi görevlendirmeleri mahkeme kalemlerinde belirlenip hakimlere onaylatılmaktadır.
Bilirkişilerin dosyada gördükleri ya da görmek istedikleri şeyler yazılacak raporda etkili olmakta ve bu da Mahkeme sonucunu etkilemektedir. İşini tarafsız ve adil bir şekilde yapan bilirkişilerde yok değildir. Elbette görevlerini layıkıyla yerine getiren ve hiçbir şeyden etkilenmeden raporlarını mahkemelere sunan bilirkişiler de vardır. Bunları takdir ettiğimizi belirtmek isteriz.
Bu nedenledir ki kamuoyuna yansıyan kritik davalarda ortaya çıkan sonuçlar hepimizi şaşırtabilmektedir. Bir de dosyaya kazandırılan özel bilirkişi raporları vardır ki bunlarda çoğu zaman resmi bilirkişilik görevi olanlar tarafından yazılmaktadır.
Beyaza siyah diyen raporlardan tutun da olayları ters yüz eden veya paranızın büyüklüğüne göre ısmarlama raporlara kadar her çeşit rapor havada uçuşmaktadır. Bu ortamda garibanların sonuca ulaşması biraz tesadüfe kalmaktadır.
Sonuç olarak Ekrem İmamoğlu'nun yaklaşımı tartışılsa da bilirkişilik sistemindeki önemli bir gerçeğin masaya yatırılmasına sebep olacağa benziyor. Herkesin bildiği gerçeği adeta kral çıplak diyerek açıkladı. Ümit ederiz ki bilirkişilik sistemindeki vahim durum masaya yatırılır.
