Mercedes-Benz Türk, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketi arasında ilk sıralarda yer alıyor ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Ancak şirketin bu başarısının ardında yatan tablo, işçiler için hiç de parlak değil. 7 bin civarında işçinin çalıştığı fabrikada, bir işçinin ortalama 8 aylık net kazancının yüzde 40’ı vergi olarak kesiliyor. Bu oran, şirketin kazancının sadece yüzde 6.5’i kadar vergi ödemesiyle büyük bir tezat oluşturuyor.
Ağır vergi yükü altında ezilen işçiler, geçimlerini sağlamak için ek işlere yönelmek zorunda kalıyor. Emekli olan işçiler bile yeniden çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, işçilerin yaşam standartlarını düşürüyor ve onların moral ve motivasyonlarını olumsuz etkiliyor.
Mercedes'te bir işçinin ocak ayından ağustos ayına kadar SGK, işsizlik, damga vergisi ve aylık vergi kesintileri toplamda 123 bin 919 liraya ulaşırken, net geliri 307 bin 557 lira olarak kaydedildi. Bu dönemdeki vergi kesintileri, işçinin net kazancının yüzde 40'ını oluşturuyor. 100 işçi üzerinden hesaplandığında toplam vergi kesintisi 123 milyon 919 bin lira oluyor. İşçilerin yüksek vergi yükü ile karşılaşırken, birçok şirketten vergi alınmaması ve çeşitli teşvikler sağlanması işçilerde büyük bir öfkeye sebep oluyor. Özellikle yoksulluk sınırı altında maaş alan işçiler, bu durumu eleştiriyor.
SES ETMEYECEK İŞÇİ İSTİYORLAR
“Ben emeğime sahip çıkmazsam kimse çıkmaz” diyen işçi şöyle devam ediyor: Fabrikadaki işçilerde ‘Sendika yapsın, aidat veriyoruz’ gibi bakış açısı var. Öyle bir şey yok. Hem patron hem sendika yönetebilecekleri, ses etmeyecek işçi istiyor zaten. Mesela bize mevcut koşullarda yıllık en az 50 bin liralık erzak yardımı yapmalılar ama yaptıkları erzak yardımı 10 bin lira. Sendikacılar buna karşı çıkmıyor. İşçi de karşı çıkmasın istiyor, koltukları sarsılmasın derdindeler. Bu gidişatı örgütlenerek değiştirebiliriz ama işçi birbirine güvenmiyor. Şimdi vergi mitingleri yapılıyor, biz işçiler olarak çok bastırdık da eylem yapmaya başladılar. Bastırırsak daha neler olur demek. Ama bu mitinglere de bütün işçiler katılmalı. Gerekirse, üretim tamamen durdurulur. İstenirse yapılır.”