Milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin ücretlerinin, maaş artışlarının TÜİK tarafından açıklanan bu sanal enflasyon rakamlarına göre arttırıldığına dikkat çekiyoruz.

TÜİK’in enflasyon rakamları çalışanları yoksulluğa düşürüyor

Toplu Sözleşme adı altında varılan her mutabakatta çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyonun en az yarısını yutan bu sanal TÜİK rakamlarının esas alındığının, dolayısıyla milyonlarca çalışanın her geçen gün daha fazla yoksulluğa, sefalete itildiğinin altını çiziyoruz.

Hatırlayacak olursanız, Hazine ve Maliye Bakanı daha iki ay önce katıldığı bir toplantıda aynen şöyle demiştir.

Enflasyon sepetinde bir karşılığı olmayan ürünleri Yeniden Değerleme Oranında (%43,93) arttırdık. Enflasyon sepetinde ağırlığı olan, karşılığı olan ürünleri ise enflasyon hedefi ile tutarlı bir şekilde hatta onun altında arttırdık”. Bu sözler iktidarın TÜİK vasıtası ile enflasyonu nasıl düşük gösterdiğinin itirafı olarak kayıtlara geçmiştir.

Tüm bunlara rağmen iktidar sözcüleri yıllardır tüm kamuoyunun bildiği bu gerçekleri ısrarla inkâr etmeye, pembe tablolar çizmeye, “İşçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam etmiştir.

TÜİK hakim karşısına çıktı

Ancak bugün bir ilk yaşanmıştır. TÜİK, enflasyonu düşük gösterdiği, dolayısıyla milyonlarca işçiyi, memuru, emekliyi mağdur ettiği gerekçesi ile hakkında açılan davada bugün hâkim karşısına çıkmıştır.

Bugüne kadar TÜİK hakkında açılan onlarca dava “usulden” reddedilmiştir. Bugün ilk kez TÜİK hakkında açılan bir dava “esastan” görüşülmüştür.

Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz’in açtığı davanın duruşması Ankara 6. İdare Mahkemesi’nde yapılmıştır.

Davacı Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz’in avukatı tarafından verilen, medyaya da yansıyan bilgilere göre;

  •  TÜİK mahkeme kararına rağmen yaklaşık 1,5 yıldır enflasyon sepetindeki madde fiyatlarını kamuoyu ile neden paylaşmadığını açıklamamıştır.
  • Hatta mahkemede TÜİK enflasyon hesaplamasında söz konusu madde sepetini artık kullanmadığı avukatları aracılığı ile beyan edilmiştir. Enflasyonu neye göre hesapladığı sorularını cevapsız bırakan TÜİK bunun yerine İTO’yu ve ENAG’ı eleştirmeyi tercih etmiş,  Yargıtay Onursal Üyesi olan davacının emekli maaşının yüksek olduğunu savunarak, buna rağmen neden TÜİK’i dava ettiğini sorgulamaya kalkışmıştır.

 

TÜİK’in ilk kez hâkim karşısına çıktığı davaya ilişkin karar 15 gün sonra açıklanacaktır.

Milyonlarca çalışanın lehine, adil bir karar çıkmasını, yıllardır yaşanan mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini bekliyoruz.

Çünkü geldiğimiz noktada TÜİK’in sanal rakamlarına hiç birimizin artık tahammülü kalmamıştır.

Nitekim, bugün hakkındaki davanın sürdüğü saatlerde TÜİK tarafından açıklanan Şubat ayı enflasyon verileri iktidarın milyonlarca çalışana sefalet dayatmaya devam etmek istediğini göstermektedir.

Bugün açıklanan TÜİK verilerine göre:

  • Şubat ayı enflasyonu yüzde 2,27
  • İki aylık enflasyon 7,42
  • Yıllık enflasyon yüzde 39,05
  • On iki aylık ortalamalara göre enflasyon yüzde 53,83 olmuştur.

Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubunun (ENAG) bugün açıkladığı verilere göre ise;

  • Şubat ayı enflasyonu yüzde 3,37
  • İki aylık enflasyon 11,87
  • Yıllık enflasyon yüzde 79,51 olmuştur.

Rakamlara takla attırılan TÜİK verilerine göre bile eğitim enflasyonu sadece son bir ayda yüzde 9,92, konut-kira enflasyonu yüzde 4,58, gıda enflasyonu yüzde 3,17 artmıştır. Eğitimde yıllık enflasyon %95’e, kirada %71’e dayanmıştır.

Bu ayki kira artışlarında temel alınacak olan on iki aylık ortalamalara göre enflasyon yüzde 53,83 olmuştur. Buna göre Aralık 2024’te 40 Bin TL alıp 20 bin TL kira ödeyen bir kamu emekçisinin maaşı Ocak 2025 itibari ile 4 bin 616 TL artışla 44 bin 616 TL olmuştur.  Ama kirası 10 bin 776 TL artarak 30 bin 776 TL’ye çıkmıştır. İki ay önce maaşının %50’sini kiraya ayıran söz konusu kamu emekçisi bu aydan itibaren maaşının %69’unu sadece kiraya ayırmak zorunda kalacaktır.

Emekli ve asgari ücretliye fitre verilebilir

Diyanet’in bile bu seneki fitre rakamını, yani sadece bir kişinin bir günlük yemek ihtiyacını karşılamak için gereken tutarı 180 TL olarak açıklaması, buna göre dört kişilik bir ailenin aylık fitre tutarının 21 bin 600 TL olması, tüm bunların soncunda Diyanet’in “emekli ve asgari ücretliye de fitre verilebilir” yönündeki açıklaması geldiğimiz noktanın vahametini fazlası ile ortaya koymaktadır.

Tablo ortadadır. Ülkede yaşanan gerçek enflasyonu tüm emekçiler, halkımız iliklerine kadar yaşamaya, gün geçtikçe yoksullaşmaya devam etmektedir. Bu koşullarda hiç kimsenin 7 milyon kamu emekçisini ve emekliye TÜİK’in sanal enflasyon rakamlarını gösterip “iki ayda şimdiden %1,42 enflasyon farkı doğdu” diyerek oylamaya hakkı yoktur.

7 milyon kamu emekçisini ve emeklisini sefalete iten zaten TÜİK rakamlarının temel alındığı sözde toplu sözleşmelerdir.

Tek çözüm Ağustos ayını beklemeden tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin maaşlarını insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekmekten, evrensel sendikal normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme sistemini hayata geçirmekten geçmektedir. 

Öte yandan TÜİK 2024 enflasyonunu %44,38 olarak açıklamıştır. Ancak BES-AR rakamlarına göre 2024 yılı enflasyonu %63,35’tir.

Seyyanen ödenek tutarı taban aylığa yansıtılmalıdır

İlk aşamada: Sadece geçtiğimiz bir yılda yaşadığımız kayıpların telafi edilmesi için  taban maaşlarımız 2025 yılının başından itibaren %20 oranında arttırılmalıdır. Mevcutta 16 bin 500 TL olan ilave seyyanen ödenek tutarının emeklilik maaşı hesabımıza dahil edilmesi için taban aylığımıza yansıtılmalıdır.

Üst Kademe Kamu Yöneticilerinin Atama Usüllerinde değişiklik yapıldı Üst Kademe Kamu Yöneticilerinin Atama Usüllerinde değişiklik yapıldı

Bilindiği üzere bizzat Cumhurbaşkanı söz konusu ilave seyyanen ödenek düzenlemesi yapılırken bu tutarın mevcuttaki emekli maaşlarına da yansıtılacağı sözü vermiştir. Ancak aradan geçen 20 aya rağmen bu sözün gereği yerine getirilememiştir. Verilen söz tutulmalı söz konusu ilave seyyanen ödenek tüm kamu emekçisi emeklilerinin maaşlarına derhal yansıtılmalıdır.

Toplu Sözleşme masası 15 Mayıs’ta kurulmalıdır

Gün geçtikçe yoksullaşan 7 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin aratan hayat pahalılığına, adaletsiz gelir vergisi dilimlerine, adaletsiz ek gösterge sistemine, güvencesiz istihdamın artışına tahammülü kalmamıştır. Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi Hakem Kurulu dayatmaları ile düşük maaş artışlarından, grev hakkının engellenmesinden usanmıştır. Bunun için Toplu Sözleşme masası Ağustos ayını beklenmeden, 15 Mayıs’ta kurulmalıdır.

En düşük kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır

15 Mayıs’ta kurulacak Toplu Sözleşme masasında; en düşük kamu emekçisi maaşı, kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. 4688 sayılı yasa ve 657 sayılı kanun başta olmak üzere tüm mevzuatımız evrensel sendikal hak ve özgürlük normlarına uyumlu hale getirilmeli, grev hakkımızın önündeki engeller kaldırılarak gerçek toplu sözleşme sistemine bir an önce geçilmelidir.