Torba Kanun teklifinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşan İYİ Parti Milletvekili Erhan Usta kariyer uzmanlarla ilgili yaptıkları tasarruflarla Efkan Ala ve Naci Ağbal’ın bu memlekete çok büyük kötülük yaptığını iddia etti. Usta, güvenlik görevliliğinden uzmanlığa geçiş olur mu arkadaşlar diyerek eleştirilerini sertleştirdi. Muhalefet olarak kendilerinin dahi yapmadığı popülizm yapıldığını belirtti.
Usta yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
Maalesef 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den itibaren daha önceden de bir anlayış olarak vardı. Tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum, iki isim vereceğim, birisi milletvekili, birisi değil ama ikisinin de bize cevap verecek mecraları var. Efkan Ala ve Naci Ağbal bu memlekete çok büyük kötülük yaptılar -birisi Başbakanlık Müsteşarıydı, birisi de Maliye Müsteşarıydı- o dönemde 666'yı yaparak. Yani o toplantılara katılmış eski bir bürokrat olarak söylüyorum, tamamen uzmanlığı hedef alan, uzmanlığı böyle hedef tahtasına koyup bunun nasıl içini boşaltırız anlayışıyla düzenlemeler yapıldı bu ülkede değerli arkadaşlar. Çok detayına girmeyeceğim ama özellikle bunlar tutanaklara geçsin istiyorum ve bana cevap versinler, bunu tartışalım çünkü uzmanlık müessesesi önemlidir. Yani bir devlette, bir kurumda, bir bakanlıkta 30 bin uzman olmaz arkadaşlar ya, 30 bin uzman ya.
Kariyer uzmanlığın içi boşaltılıyor
Bu 666'yla yapılmış değil, öncesinde de yapıldı. Maliye Bakanlığı içini boşaltmak için yaptı bunu ya. Bu ülkedeki uzmanlığın içini boşaltmak için. 30 bin uzman, küçümsemek için söylemiyorum, güvenlik görevliliğinden uzmanlığa geçiş olur mu arkadaşlar ya?
Şimdi, hepsine aynı torbada bakılıyor yani on saatlik tez jüri üyelerinden geçerek uzman olan kurum personeli var, onunla efendim, dediğim gibi, yani çok sıradan bir memuriyetten geçenlere aynı uzmanlık statüsü falan deniliyor. Şimdi, burada bu yanlışlığı kurumsallaştıran bir düzenleme var. Taşraya uzman koyuyorsunuz, taşrada uzman olmaz ya, bunu anlayın artık arkadaşlar ya.
Uzman karargâh personelidir, uzmanın sayısı sınırlıdır, uzmanın statüsü yüksektir, uzmanın maaşı iyi olmalıdır, kaliteli olmalıdır, bu ülkenin önünü açacak, pastayı büyütecek kişi "uzman" dediğimiz kişidir.
Her yerde de böyle popülizm olmaz ki
Büro memurluğu yapacak kişi ayrıdır; küçümsemek için söylemiyorum bile, ona "büro memuru" dersiniz ama "Ben kendi personelime biraz fazla para vereyim, adına "uzman" diyeyim, planlamadaki, hazinedeki, BDDK'deki kaliteli uzmanların da içini bu şekilde en azından şey yaparak onların da -onları aynı statüye- içini boşaltmış oluruz." hıncıyla hareket edildi bu ülkede ya. E, şimdi niye devam ettiriyorsunuz bunu?
Taşraya uzman koyuyorsunuz, o yetmiyormuş gibi, şimdi uzmanlara teftiş denetim yetkisi getiriyorsunuz; ya, bu hangi akıl! Şunu bana birisi izah etsin arkadaş ya! Ya, müfettiş ayrı şey, uzman ayrı şey, daha kavramlara bir şeyiniz yok, kavramları bilmiyorsunuz ya. Uzmana teftiş yetkisi veriliyor. Niye? Pratikteki bir sıkıntıdan dolayı. Gelir uzmanı vergi incelemesi yapsın isteniyor. O zaman arkadaşlar, -bakın, ben siyasetçiyim, siyaseten ne demem lazım?
Devlet gibi devlet insanını düşünmemiz gerekiyor bazen de ya. Her yerde de böyle popülizm olmaz ki. Ben muhalefet milletvekili olarak yapmadığım popülizmi siz iktidar milletvekilleri veya iktidar grubu olarak yapıyorsunuz. Tamam, oradaki 20-30 bin taşradaki gelir uzmanının kazanılmış haklarıyla ilgili bir mağduriyeti olmasın ama onlara farklı bir isim verelim, farklı bir statü verelim, maaşlarını da iyileştirelim, ona da bir şey demiyorum ama arkadaşlar, şimdi "büro uzmanı" de -gel bu tarafta- yurt dışında hangi kuruma gitse, hangi uluslararası kuruluşa müracaat etse oradan kabul alabilecek? Çok nitelikli uzmanları olan kurumlardakilerle aynı statüye getiremezsiniz, yapmayın bunu, bu ülkeye zarar veriyorsunuz, bunu anlayın artık ya! Ve bunu burada sistemleştiriyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi! Olmaz. Bundan kaçının, Allah rızası için kaçının, yazık, bu ülke bizim, hepimizin ya. İktidarlar bugün vardır, yarın yoktur. Bu zararını hepimiz fakirleşerek, yoksullaşarak, haklarımızı, hukukumuzu kaybederek, dış politikada sıkıntıya girerek ödüyoruz bunun bedelini.
Dolayısıyla... Biz tabii bunları söyleyeceğiz, kalacak çünkü irade yok yani kimseyi rencide etmek istemiyorum ama yani bunu buraya getirenlerin bu konuda değişiklik yapma iradesi yok, burada savunanların bunda değişiklik yapma iradesi yok, parmak kaldıranların değişiklik yapma iradesi yok. Bu da olmaz işte, "Sistem değişikliği yapamadığımız ..." dediğimiz bu. Ne diyordu bu sistem? Bu sistem diyor ki: "Meclisteki kanunu milletvekilleri yapar." Ya, Allah rızası için bir tane kanun, kendi hazırladığınız bir tane kanun getirdiniz mi?”