HABER MERKEZİ / Personel konusunda hiçbir tecrübesi olmayan bir kişi Personel Genel Müdürü olarak atanıyor, yabancı dil bilgisi olup olmadığı dahi belli olmayan bir kişi önce Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü olarak daha sonra da bu görevden alınarak Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü olarak atanıyor.
Adeta bir milyondan fazla çalışanın duyguları ve atamaya karşı göstereceği yada gösterdiği tepki yok sayılıyor.
Daha önce de öğretmen alımındaki sözlü sınav uygulamasında ısrar edilerek oluşturulan tepkide de adayların hissiyatı dikkate alınmamıştı.
Bu çerçevede Tuba Korkmaz, Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER döneminde Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü olarak atandıktan sonra bu görevden alınıyor ve 11 Ağustos 2023 tarihinde de Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne atanıyor.
Elbette şartları taşıyan herkes genel müdür ve üstü kadrolara atanabilir. Ancak atanan kişinin özgeçmişine Bakanlığın internet sitesinde yer verilmiyorsa burada bir sıkıntı olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerde gösterdiği performans ve çırpınmayı dikkate aldığımızda sanki Milli Eğitim Bakanları yaptıkları atamalarla Cumhurbaşkanının altını oyuyorlar diye düşünecek oluyorsunuz. Aksi takdirde bir milyondan fazla çalışanı olan Bakanlıkta bu tür atamalar olmazdı. Bu insanların göstereceği tepkinin Bakanın özelinde Cumhurbaşkanına yöneleceği bilinmektedir.
Tuba Korkmaz’ın özgeçmişinde sadece 1982 Ordu-Ünye ilçesi doğumlu olduğunu ve eski Valilerden Mustafa Büyük'ün kızı olduğunu görüyoruz. Başka da bilgiye ulaşamıyoruz. Yabancı dil bilgisinin yeterli olup olmadığı dahi bilinmiyor. Eğer atanan kişinin özgeçmişi yayımlanır da niteliklerini görürsek elbette özür dilemesini de biliriz.
Yine açık kaynaklarda Korkmaz’ın Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü mezunu olduğunu görüyoruz. Bu atama ile sisteme nasıl bir zarar verildiğini Bakan Tekin’in bildiğini düşünüyoruz. Bakan Tekin’in hassasiyetini bilmesek acaba dindarlara karşı tepki oluşturmak için mi böyle bir atama yaptı diye düşünecek hale geliyorsunuz. Ancak hassasiyeti olan bir insan olduğunu biliyoruz. Bakan Tekin aynı zamanda yapılan atamanın dindarlara karşı tepki oluşturacağını bilecek kadar da tecrübeli bir kişi.
Sonuç olarak yapılan atama sonucunda şunlar oluşmuştur:
1- Başörtülü birisi liyakati olmadığı halde genel müdür yapıldı algısı oluştu ve başörtülülere tepki oluşturdu.
2- Bir milyonun üzerindeki çalışanın motivasyonu bozuldu.
3- Siyasi bir atama yapıldığı algısı oluştu.
4- Ben istediğim kişiyi atarım ve kimse de bir şey diyemez algısı yerleşti.
5- İslami duyarlılığı olan kişilerin emanetleri ehline verin ilahi kuralına aykırı hareket ettiği algısı oluştu.
Şimdi soralım bir atama ile nelere yol açıldığı hiç düşünüldü mü? Cumhurbaşkanına bundan daha büyük bir zarar vermeye çalışılsaydı herhalde başarılı olunamazdı. Bunda ne var ki diyebilirsiniz. Ne diyelim sizde haklısınız. Sonunda bizi de merhum hocanın dediği gibi sende haklısın sen de noktasına getirdiniz. Ümit ederiz ki bundan sonraki yapılan atamalara bir de bu açıdan bakılır.