EMEK HABER ÖZEL / Bazı kamu kurumlarının teşkilat yapıları mevzuatla öyle oluşturulmuştur ki adeta yönetim bir denge üzerinde yürümekte. İşte bu kurumlardan birisi de Sosyal Güvenlik Kurumudur.
Bu Kurumun yönetim yapısı atanmış ve seçilmişlerden dengeli bir şekilde oluşturulmuştur. Böyle bir yapı oluşturulmasının sebebi ise denge ve denetim mekanizmasının işletilmek istenmesidir. Adeta bu Kurumda demokratik yönetim için her şey müsait hale getirilmiştir.
Yine bu Kurumda bir de genel kurul vardır ki çok fazla kesimin temsili sağlanarak demokrasinin kuralları sonuna kadar işletilmiştir. Demokrasi ise hakkını arayanlar için bir anlam ifade etmektedir.
4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum Ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde hem genel kurulun hem de yönetim kurulunun teşkili ve görevleri yer almaktadır.
Genel kurul ve yönetim kurulun yapısı incelendiğinde tarafların hak ve menfaatlerinin savunulması için her türlü ortam oluşturulmuştur. Buralarda işçilerin, kamu görevlilerinin, bağımsız çalışanların, işverenlerin, sendikaların ve emeklilerin olmak üzere adeta her kesimin temsili sağlanmıştır.
Ancak temsilci gönderenlerin gönderdikleri temsilciler görevini layıkıyla yapmazlarsa ortaya birçok sorun çıkmaktadır. Son zamanlarda Belediye ve iştiraklerinin SGK’ya olan borçlarını yıllardır ödemedikleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklandı.
Halbuki bu açıklamayı beklemeksizin özerk bir kurum olan SGK’nın alacaklarını kimsenin talimatını beklemeden tahsil sürecini başlatması gerekirdi. Kaldı ki mevzuat açıkça bunu emrediyor.
Mevzuat açık bir şekilde, her yıl için, prim borcu kamuoyuna açıklanacak işverenlerin belirlenmesine esas olmak üzere asgarî borç tutarını belirlemeye Yönetim Kurulunu görevli kılmış. Yani SGK Yönetim Kurulu’nun sigorta yüzsüzlerini kamuoyuna açıklaması gerekirdi. YK üyeleri böyle bir görevlerinin olduğunu biliyorlar mı acaba? Şayet biliyorlarsa niçin gereğini yapmıyorlar?
SGK alacakları bu Kurumun sadece sorunlarından birisidir. Başka yüzlerce sorunu vardır ve Yönetim Kurulu üyeleri temsil ettikleri kesimin haklarını savunma yerine huzur hakkı almaya giden kişilere dönmüşlerdir.
Diyelim ki atamayla gelen SGK Başkanı siyasi iradenin talimatlarına uyarak harekete geçemedi. Peki her kesimin temsil edildiği SGK Yönetim Kurulu niye harekete geçmiyor? Birileri ağızlarını mı kapadı ki sesleri hiç çıkmaz? Kaldı ki seçimle gelenleri kimse de görevden alamaz. Adeta bu kişiler suç işlemedikleri sürece dokunulmazdır.
Burada emeklilerin haklarını savunan ve SGK’nın kurulduğu günden itibaren Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Kazım Ergün niçin yönetim kurulunda SGK alacaklarını gündeme getirmiyor? Ya da işçileri temsil eden Uysal ULUDAĞ niçin işçilerin ödedikleri primlerin peşine düşülmesini talep etmiyor? Yine Bağ-Kur’luları temsil eden Şemsi Bayraktar ve Bendevi Palandöken niçin seslerini çıkarmazlar?
Zaman zaman basında açıklama yapan Bendevi Palandöken’in ve Şemsi Bayraktar’ın SGK Yönetim Kurulu üyesi olarak SGK alacaklarının tahsili için hiçbir açıklamasına şahit oldunuz mu? Biz olmadık.
Maalesef görevlerini yapması gerekenler hep başkalarının bir şeyler yapmasını bekliyor. Anlaşıldığı kadarıyla bu kişiler SGK Yönetim Kurulu üyesi olmalarının mantığını dahi kavramamış görünüyorlar. Şayet aksi durum olmuş olsaydı en basitinden sicilmiş Yönetim Kurulu üyeleri SGK’nın alacaklarının peşine düşülmesi için harekete geçerler ve seslerini çıkarırlardı.
SGK da birçok kararlar Yönetim Kurulu üyelerinin onayına sunulmaktadır. Birileri görevlerini yapmak için kimden ve nasıl bir talimat bekliyor? Yönetim Kurulu üyelerinin itiraz ettiklerine ve kararlara şerh yazıldığına şahit olamadık. Niye acaba?