Kamu yönetiminde yap deniliyorsa yapacaksın yoksa kenara çekileceksin mantığı giderek yaygınlaşıyor. Kuralsızlık kural haline gelince böyle bir noktaya gelmek kaçınılmazdı. Nasıl olsa talimatları yerine getirecek birçok gönüllü sırada bekliyor. Yeter ki makam ve makam aracı olsun. Böyle olunca da işler daha da kolaylaşıyor.  

Üç kritik kamu kurumuna atama yapıldı Üç kritik kamu kurumuna atama yapıldı

Yöntem son derece basit. Yetkiyi astlara devredeceksin. İyi de işi nasıl yapacaksın diye sorabilirsiniz. Çok basit. Talimat üstlerde yetki astlarda. Yapılan kritik işlerden de haberim olacak tembihini yaparsanız işler kebap. Bir dönem bu yöntemi Ankara Büyükşehir eski Belediye Başkanı Melih Gökçek yapmıştı. Belki de kamu yönetiminde Gökçek’in armağanıdır. Hiçbir yerde imzanız yok ama her işin talimatını siz veriyorsunuz.

Hatta hiyerarşide yer almayan danışmanlar daha da tehlikeli olmaya başladılar. Doğrudan genel müdürlere talimat veren danışmanlar dahi türedi. Bunlar yetkili olmadan korkunç yetki kullanıyorlar. Hiçbir yerde imzası olmayınca makam istedi sihirli cümlesiyle her türlü talimatı vererek hukuksuz birçok talepte bulunabiliyorlar. Sıkıysa yapılmasın. Sonuç belli. Bu sonucu bilenler de korku belasına her delineni yapar hale geliyorlar.

Mevzuata aykırı sorgulaması ise hiç sevilmeyen bir durum haline geldi.

Sonuç olarak itiraz etmek kamu yönetiminde büyük günahlar kapsamında olunca üstler kendileri itiraz etmeyince kendileri de itiraz etmeyecek astlar buluyorlar. İşler de kardeş kardeş gidiyor. Nihayetinde herkes memnun. Ta ki bir yerden patlak verene kadar işler iyi gidiyor. Patlayınca da tam patlıyor. Bu konuda en ibret verici örnek Kartalkaya oteli. Çıkan yangın sonrasında şimdi herkes sorumlu arıyor.