Türkiye'de çalışan emekçiler, çalışma koşullarının ağırlığı ve düşük ücretlere karşı direnişe devam ederken, sendikal faaliyetlerini de sürdürmeye çalışıyor. Patron baskısına rağmen sendikalardan istifa etmeyen işçiler, bu defa da işten atılmalarla karşı karşıya kalıyor. İş yerlerinde örgütlenme aşamasını tamamlayan sendikalar, işverenler tarafından sözleşme sürecinde “yetki itirazı” ile engellenmeye çalışılıyor.

Birleşik Metal-İş üyesi işçilerden 'vergide adalet' çağrısı Birleşik Metal-İş üyesi işçilerden 'vergide adalet' çağrısı

İşverenler tarafından uygulanan bu örgütlenme karşıtlığı, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşınmıştı. AYM, söz konusu duruma ilişkin kararını, işçiden yana kullandı, sendika hakkı ihalalı olduğunu belirtti. Bu tartışmalar devam ederken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, 11 Ekim’de “yetki”yle ilgili toplantı yapacağı öğrenildi. 

Sendikal örgütlenmenin önünün 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kesilmeye başlandığını hatırlatan Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar, “12 Eylül ile demokrasinin rafa kalktığı dönemde sendikaların örgütlenmesinin, işçilerin sınıf mücadelesini yürütmesinin önünü kesmek için yeni çalışma yasaları yürürlüğe girdi. Sonrasında sendikal hakların nasıl ortadan kalktığı ve milli gelirin emeğin aleyhine değiştiği çok kısa sürede ortaya çıktı. Avrupa Birliği ile müzakere döneminde ise 2012’de 6356 sayılı yasa gündeme geldi. Ancak orada ne işkolu ne de toplu iş sözleşme barajı kaldırılmadı. Bugün Türkiye’de toplu iş sözleşmesinden faydalanan işçilerin oranı yüzde 10’larda. Bu oran özel sektörde ise yüzde 7” dedi.  

Söz konusu mahkeme kararının netleşmesi gerektiğini belirten Atar, şöyle devam etti: “Son yıllarda ikili yargı süreci üç aşamaya çıkarıldı. Bununla birlikte işverenler yetki başvurusunu yetkisiz mahkemeler üzerinden yaparak süreci uzatıyor. Davalar 6-7 yıl sürebiliyor. Bu nedenle AYM’ye 2021’de yaptığımız başvuru sonucunda açıklanan hak ihlali kararları çok önemli. Daha önce Şeker-İş Sendikası, Lastik-İş Sendikası ve Nakliyat-İş Sendikası’nın başvurusu sonrası da benzer kararlar çıkmıştı.”