HABER MERKEZİ / Ülkemizde yaşanan sosyal değişim, finans sermayesinin egemenliğini, toplumsal ilişkilerin parasallaştığı bir dönemi yaratmıştır. Yerel birikimin küresel süreçle entegrasyonu sağlanmıştır. Sermaye yeniden yapılandırılırken, emek kaybeden taraf olmuştur.

Ticari ve  finansal serbestleşme banka ve sermaye arasında artan bütünleşme, yabancı sermaye ile birleşince sosyal güvenlikte yeniden yapılandırılma gerekliliği gündeme alınmıştır. Sosyal güvenlik reformu vergi ve kamu maliyesi reformu, özelleştirme yeniden yapılanmanın bir yüzüdür. Üretkenlik artışı, emek piyasaları üzerinden sağlanmıştır. Devlet,  kapitalist sınıf ilişkisi emeği göz ardı etmiştir.

Küresel sistemde Türkiye, üçüncü dünya ülke grubunun bir parçası olarak kabul edilmekle, sermaye birikiminin küresel alanda ilerlemesine imkan sağlanmaktadır. Emek sınıfı adına etkili stratejiler geliştirmek için, yaşanan değişim iyi kavranmalıdır.

Sosyal güvenlikte bu kapsamdadır. Kurumsal yapılar iyi planlanmalıdır. Uluslararası rekabet gücümüzün daha düşük emek ücretleri, emekli ödemeleri ve daha yüksek verimlilik ile artırılması mümkün olmaktadır. Sistem, uluslararası yapısal ve düzenleyici koşulları kabul ederek, onların önündeki ulusal engelleri kaldırmayı öngörmüştür.

Sermaye, küresel anlamda kurumsallaştırılırken, emek ikinci plana itilmiştir. Artan kamu borçlanması, devlet tahvilleri sermayeyi beslemektedir. Piyasa güçlerinin işlevinin artması, devletin ekonomik alandan çıkmasına neden olmuştur. Bütçeden yapılan faiz ödemeleri, sosyal devlet harcamaları ve emek aleyhine, sermaye lehine bir gelir politikası olmuştur.

Yetersiz düzenleme ve denetlemelerin kaybedeni emek ve emeklidir. Politikalar, makroekonomik dengesizlikler ve finansal krizlere yol açmaktadır. Devlet eliyle yaratılmış burjuvazi, bölüşümsel  baskılarını artırmaya devam etmektedir. Demokrasi açığını kapatmak ve popülist politikaları ortadan kaldırmak gerekmektedir. Büyük gelir ve refah eşitsizliklerinin kaybedenleri, gelir dağılımında iyileştirme yapılmasını talep eden emek ve emeklidir.

Üretimden ziyade rant peşinde olanlar serbest piyasayı lehlerine yapılandırmaya devam ediyorlar. Zararları toplumsallaştırıyor. Artan küresel bütünleşmenin olumsuz etkileri hep emeğe yükleniyor. Ulusalcı politikalar terk ediliyor. Dışardan dayatılan neoliberal ekonomi politikaları ulusal kalkınmayı önlüyor.

Düşük ücretlerin geçerli olduğu ülkeler arasına girdik. Teknolojik bağımlılık, ucuz işgücü arayan uluslararası şirketlerin satış bayisi olmamıza neden oluyor. İhracatı yönelik strateji, ülkemizi düşük ücretli ve yoksul insanların olduğu ülke durumuna taşımaktadır. Dış şoklara karşı savunmasız ve korumasız olan ekonomi yaratılırken emek ve emekli bedeli ödemeye devam ediyor.

Kamu borçlanmasının işlevsel olduğu sermaye birikimi rejimi reel ücretleri erozyona uğratmıştır. 1923 İzmir İktisat Kongresi, yabancı sermayenin egemenliğine son vermeye karar vermiştir. Marshell planı, bu kararı ortadan kaldırdı. Tüm krediler bankalar vasıtasıyla özel sektöre kanalize edildi.

Ulus ötesi şirketlerle özel bağ kurdular. Bankacılık, özelleştirme ve sosyal güvenlik sisteminde uygulanan piyasa temelli rasyonalizasyon, sermayeyi küreselleştirme için yapıldı. Enflasyon, paramıza olan güveni sarstı, artan faiz oranlarından yararlanan, enflasyondan karlı çıkan sermaye oldu.

Devlet’te artan vergi gelirlerinden memnundu. Açlık sınırı altında gelire muhtaç edilen emekli ve emekçi, toplum için oluşan acı sonuçların önünde yer aldı. Kamu açıklarının ulusal gelire artan oranının bedelini de onlar ödedi.

Sosyal güvenlik reformunun piyasa temelli reformu gündeme alınırken, devlet yapımız yeniden örgütlendirildi. Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması ile uğraşılmadı. Sosyal güvenlik kurumu mallarına el konularak reformun yükü emekli ve emeğe omuzlattırıldı.

Emek gücü sömürüsü, reel ücretleri düşürürken sermayenin reel karlarını katladı. İşçi başına ortalama katma değer artarken, ücretler sabit kaldı. Emek gücünün değeri düşürüldü, örgütlenme olanakları zayıflatıldı, ücretler eridi, sosyal yardım hizmetleri kısıldı.

SGK yönetiminin tartışmalı silkeleme yöntemi SGK yönetiminin tartışmalı silkeleme yöntemi

Şimdi emek ve emekliden yana bir yapısal dönüşüm zamanı. Karlılığın kaynağı küresel kapitalizmden, devlete kaydırılması, emek ve emekliye öncelik verilmeli.

Ucuz kredi ve sübvansiyonlar, teşvikler onlara yapılmalı. Emeğin ve emeklinin hakkı verilmeli. Devlet, yakın bağları emek ve emekli ile kurmalı. Krizlerin maliyetini onlar çekmemeli. Hayat boyu öğretim ile dijitalleşen dünyaya uyumları sağlanmalı.

Siyaset, çıkar dağıtımında kullanılmamalı. Risk paylaşılmalı. Devlet müdahalesi, emeği ve emekliyi krizlerden uzak tutmak için kullanılmalı. Adaletsizliğe, gelir eşitsizliğine son verilmeli, kapitalist sınıfın maliyetinin toplumsallaştırılması ortadan kaldırılmalı, emek, sermayenin yapılandırmasının yükünün pasif taşıyıcısı olmaktan kurtarılmalıdır.

Rekabet etme kapasitesi emekten ve emekliden artı değer çekip alma kabiliyetine bağlanmamalı. Bozulan hayat koşulları düzeltilmeli, sosyal devlet hatırlanmalıdır.

Emekliler ve emekçiler olarak adalet, eşitlik, adil gelir dağılımı beklentimiz sosyal güvenlik sisteminde yapılacak bir değişiklikle başlamalıdır. Sistem, sermayeye değil, emekli ve emekçilere hizmet eder hale gelmelidir. Emekli ve emekçi, toplumu ve devleti ilerletecek öncü güçtür. Bu gücünü uluslararası küresel alanda da göstermektedir. Demokrasi’yi geliştirecek onların güçlü örgütlülüğüdür.

Kaynak: TÜED Hukuk Danışmanı Avukat Cafer Tufan Yazıcıoğlu